Biz Sizi Arayalım

divider

TOPLU İŞ HUKUKUNDA PROFESYONEL FUTBOLCU

separator

TOPLU İŞ HUKUKUNDA PROFESYONEL FUTBOLCU

/ 0 Comments /

TOPLU İŞ HUKUKU VE KAVRAMLARI

Toplu İş Hukuku, İş Hukukunun, işçi kuruluşlarıyla işveren veya işveren kuruluşları arasında ortaya çıkan toplu pazarlık konularını ve toplu iş eylemlerini ele alan bir bölüm olup; sendikalar, toplu iş sözleşmeleri ve toplu iş uyuşmazlıkları Toplu İş Hukukunun kapsamına girer.

Bir diğer tanımla Toplu İş Hukuku,  işçilerin sendikaları vasıtasıyla işçi-işveren arasında başta ücret olmak üzere diğer çalışma koşullarında ortaya çıkacak uyuşmazlıklar, bu uyuşmazlıkları ortadan kaldırabilmek amacıyla yapılan toplu iş sözleşmeleri, bu sözleşmeleri akdedebilmek için yapılan görüşmeleri ve uygulamalarıkapsamaktadır.

Toplu İş Hukukundan doğan toplu iş sözleşmesi hakkı, T.C. Anayasası’nın 53. Maddesi ile hüküm altına alınmıştır; buna göre toplu iş sözleşmesi, grev ve lokavt hakkı normlar hiyerarşisi göz önüne alındığında en üst düzeyde korumaya sahiptir.

SENDİKAL HAKLAR

T.C. Anayasası’nın 51. Maddesi sendika kurma hakkını “Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.”şeklinde düzenlemektedir.

2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nda ise sendika, “işçilerin veya işverenlerin çalışma ilişkilerinde, ortak ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için meydana getirdikleri tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar” olarak tanımlanmıştır.

Uluslararası Çalışma Örgütü(ILO) tarafından 1948 senesinde kabul edilen ülkemizde ise 8 Ocak 1993 tarihinde kabul edilen Sendikal Özgürlük ve Sendikal Hakların Korunmasına İlişkin 87 sayılı Sözleşmesi silahlı kuvvetler ile polislere sınırlama getirmeyi sınırlı tutmakla beraber tüm çalışanlara sendika hakkı tanımaktadır. Ülkemizdeki uygulamada da 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 21. Maddesinde Milli Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığına bağlı işyerlerinde bu Kanun anlamında işçi olarak çalışanlar hariç olmak üzere askeri şahısların sendika üyesi olamayacağı düzenlenmiştir.

Sendikalaşma, işkoluna veya mesleğe göre belirlenebilmektedir. İşkoluna göre sendikalaşma ilkesi uyarınca, ülkede yapılan işler belirli sayıda gruplaştırılmakta ve her bir gruba “işkolu” adı verilmektedir. Buna göre de işçilerin sendika kurmalarında yada bir sendikaya üye olmalarında mesleklerine bakılmaksızın sadece işyerinde yapılan asıl işin girdiği işkolu esas alınmakta ve buna işkoluna göre sendikalaşma denilmektedir.

Mesleğe göre sendikalaşma ilkesi ise adından da açıkça anlaşılabileceği üzere aynı meslek grubundan olan kişilerin(garsonlar, marangozlar vb.) birleşerek meslek sendikası kurması yada bu sendikalara üye olunmasıdır.

Ülkemizdeki uygulamada da işkoluna göre sendikalaşma ilkesi benimsenmiştir. Bu bağlamda profesyonel futbolcular, kulüplerinden ücret almaları karşılığında iş görme borcunu yerine getirdiklerinden işçi sıfatına sahiptirler. Dolayısıyla da ülkemizdeki kanuni düzenlemeler doğrultusunda profesyonel futbolcuların sendika kurmalarına yada kurulmuş bir sendikaya üye olmalarına engel yoktur.

Bununla birlikte İşkolları Tüzüğünde profesyonel futbolculara ve kulüplere ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığından profesyonel futbolcular ve kulüpler tarafından yürütülen faaliyetleri genel işler kapsamında değerlendirmek gerekecektir.

Ülkemizde sendika kurabilmek için bağlı bulunulan işkoluna ait işçilerden en az %10’luk kesimi temsil etme zorunluluğu mevcuttur. Hal böyle olunca da genel işler kapsamında yer alan profesyonel futbolcuların bu işkoluna giren işçilerden %10’u temsil etmesi fiilen mümkün değildir. Dolayısıyla da ülkemizde profesyonel futbolcuların sendikal hakları ancak kanun metni içerisinde yer almakta, uygulama alanı bulamamaktadır.

Ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 02.05.2002 tarih ve 2002/7 sayılı kararı konuya farklı bir bakış açısı getirmektedir:“Beşiktaş Jimnastik Kulübü Derneği, Galatasaray Spor Kulübü Derneği, Fenerbahçe Spor Kulübü Derneği işyerlerinde yapılan işlerin niteliği itibariyle İşkolları Tüzüğünün 25 sıra numaralı “Konaklama ve Eğlence Yerleri” işkoluna girdiğine ve yapılan bu tespitin Resmi Gazete’de yayınlanmasına 2821 sayılı Sendikalar Kanunun 4. Maddesi gereğince karar verilmiştir.”

Bu noktada profesyonel futbolcuların artık 25 sıra numaralı “Konaklama ve Eğlence Yerleri” işkolunda örgütlenebileceklerdir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2002 senesinde yukarıda belirttiğim kararı almış olsa da sporun ve özellikle de futbolun sosyal ve ekonomik hayatımızdaki önemi arttıkça başlı başına sporcuları ve hatta sporla ilgili faaliyetleri iş sözleşmesine bağlı olarak yürüten herkesi kapsamına alacak yeni bir işkolunun oluşturulması zorunluluk arz etmektedir.

     B.1) PROFESYONEL FUTBOLDA SENDİKALAŞMA

Toplumların spora özellikle de futbola olan ilgilerinin artmasıyla birlikte şirketleşen spor kulüplerinin ve derneklerin sponsorluk, yayın hakkı gibi gelirlerinde çok ciddi oranlarda artış gerçekleşmiş bu da futbolun endüstriyel bir alan haline gelmesine sebep olmuştur. Profesyonel futbolcuların sahip oldukları imaj, ün ve kazandıkları ücretler kişileri profesyonel olarak futbol oynamaya yöneltmektedir.

Kulüplerin ve bireysel olarak da futbolcuların artan gelirleriyle birlikte ortaya çıkan ihtilaflar önemli oranda artmış ve büyük bedeller içeren uyuşmazlıklar haline gelmiştir. Bu bağlamda profesyonel futbolcuların haklarının korunabilmesi amacıyla kurulan 42 ülkeye ait profesyonel futbolcu sendikası FIFA tarafından tanınmakta olsa da ülkemizde profesyonel futbolun sendikalaşması yönünde herhangi bir çalışma söz konusu değildir.

Türkiye’de 31 Mayıs 1965 tarihinde İstanbul’da Genel İşler İşkolunda, Türkiye Profesyonel Futbolcular Sendikası adıyla ilk sendika kurulmuştur. 1969 senesindeki Genel Kurulda ise tüzük değişikliği ile sendikanın adı “Türkiye Profesyonel Futbolcular, Antrenörler, Menajerler ve Monitörler Sendikası” olarak değiştirilmiştir; 1975 senesindeki Genel Kurulda ise “Futbol-İş(Türkiye Futbolcular, Antrenörler, Masörler Sendikası)” olarak tekrar değiştirilmiş ve Türk-İş Konfederasyonu’na üye olma kararı alınmıştır.

Amatör sporcular açısından da 70’li yıllarda Amatör Sporcular Derneği çatısı altında örgütlenme faaliyetleri yürütülmüş ve dernek bünyesinde yaklaşık 70 bin sporcuyu bünyesinde barındırmıştır. Dernek sendikalaşma çabaları içerisindeyken 12 Eylül ile birlikte tüm faaliyetler son bulmuştur.

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ, GREV VE LOKAVT HAKKI

Toplu iş sözleşmesi 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nun 2. maddesinde toplu iş sözleşmesi, hizmet akdinin yapılması, muhtevası ve sona ermesi ile ilgili hususları düzenlemek üzere işçi sendikası ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren arasında yapılan sözleşme olarak belirlenmiştir.

T.C. Anayasası md.53 f.1, “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.” Şeklinde düzenlenmiştir. Aynı maddenin 2. Fıkrasında ise toplu iş sözleşmelerinin nasıl yapılacağının kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.

T.C. Anayasası’nın 54. maddesinde Grev ve Lokavt Hakkı, “Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında, uyuşmazlık çıkması halinde işçiler grev hakkına sahiptirler. Bu hakkın kullanılmasının ve işverenin lokavta başvurmasının usul ve şartları ile kapsam ve istisnaları kanunla düzenlenir.” Şeklinde yer almaktadır.

2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nda grev, işçilerin, topluca çalışmamak suretiyle işyerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla aralarında anlaşarak veyahut bir kuruluşun aynı amaçla topluca çalışmamaları için verdiği karara uyarak işi bırakmaları olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa maddesinin devam metninde ise toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde işçilerin iktisadi ve sosyal durumlarıyla çalışma şartlarını korumak veya düzeltmek amacıyla bu Kanun hükümlerine uygun olarak yapacakları grev, kanuni grev olarak adlandırılmıştır.

2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nun 26. Maddesinde ise işyerinde faaliyetin tamamen durmasına sebep olacak tarzda, işveren veya işveren vekili tarafından kendi teşebbüsü ile veya bir işveren kuruluşunun verdiği karara uyarak işçilerin topluca işten uzaklaştırılması lokavt olarak hüküm altına alınmıştır. Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması ve işçi sendikası tarafından grev kararı alınması halinde bu Kanun hükümlerine uygun olarak yapılan lokavta ise kanuni lokavt denmektedir.

Öğretide lokavtın, grev kararı alınmış olması şartına bağlı bir hak olduğu ve lokavtın ancak grev kararına karşı bir savunma aracı olarak kullanılabileceği görüşü yaygın bir biçimde kabul görmektedir.

C.1) TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ, GREV VE LOKAVT HAKKI KARŞISINDA PROFESYONEL SPORCULARIN DURUMU

Profesyonel futbolcular ve spor kulüplerinin sendika kurma hakkına sahip olması sebebiyle toplu iş sözleşmesi, grev ve lokavt haklarına da sahip olduklarını kabul etmek gerekir.

Toplu iş sözleşmelerinin yapılması sırasında taraflar arasında uyuşmazlık çıkması halinde işçi sendikası tarafından üyelerinin ekonomik ve sosyal durumları ile çalışma şartlarını korumak ve düzeltmek amacıyla grev yapılabileceği gibi; alınan grev kararı sebebiyle işveren tarafından lokavt da uygulanabilecektir.

Profesyonel futbolcuların, hizmet akdi ile işveren sıfatına sahip kulüplerde iş görme edimlerini yerine getirmelerinden ötürü Anayasa’da belirtilen ve 2822 sayılı Kanunda detaylarıyla düzenlenen toplu iş sözleşmesi, grev ve lokavt haklarından faydalanmalarına engel teşkil edecek bir durum yoktur.

Profesyonel futbolcular özellik arz edenhukuki durumları sebebiyle sözleşmelerin yapılması, içeriği, feshi gibi birçok hususta Türkiye Futbol Federasyonu(TFF) tarafından çıkarılan talimatlara uymakla yükümlüdür. Ancak İş Hukuku anlamında işçi sıfatıyla iş gören profesyonel futbolcuların Kanundan doğan haklarının talimatlarla da kısıtlanamayacaktır.

Toplu iş sözleşmesi işçi ve işveren taraflarının oluşturduğu bir sözleşme olması ve toplu iş sözleşmesinde hem normatif kısmın hem de borç doğurucu kısmın yer alması karşısında TFF tarafından kulüplerin profesyonel takım kurabilmelerini, futbolun geliştirilmesini sağlamak ve profesyonelliğin esaslarını belirlemek amacıyla çıkarılan Profesyonel Futbolcu Transfer Talimatı’nın(yürürlükteki yeni adıyla Profesyonel Futbolcuların Statüsü ve Transferleri Talimatı)toplu iş sözleşmesinin özelliklerini taşımadığından bu şekilde bir hukuki niteliğinin olduğunun kabulü mümkün gözükmemektedir.

Dünya genelinde sportif faaliyetlerle ilgili olarak toplu iş sözleşmeleri yapıldığı, sporcular tarafından grev yapıldığı; buna mukabil ise işverenler tarafından lokavt uygulandığı görülmektedir.

Ülkemizde ise TİSGLK’den doğan haklar somut olarak kullanılamamaktadır. Grev yapacak olan profesyonel futbolculara kulüp yada TFF tarafından ceza verilmemesine ilişkin talimatlarda düzenlenme yapılması gerektiği yönünde doktrinde tartışmalar yer almaktadır. Bununla birlikte henüz TFF tarafından çıkarılan talimatlarda böyle bir hüküm yer almasa da Türk Ceza Kanunu’nun 117. Ve 118. Maddeleri kapsamında bu hakkı engelleyenlerin(spor kulübü, federasyon) cezalandırılacağı tartışmaya yer vermemektedir.

Bilindiği üzere 1960’lı ve 70’li yıllarda da Türk futbolunda çeşitli isimlerle sendikalaşma hareketi başlamış ancak hiçbir zaman yeterli ve etkin olacak üye sayısına ulaşamamıştır. 1980’li yıllarda yasalarda belirlenmiş kriterleri taşımadığı gerekçesiyle kapatılmıştır.

C.1) AMERİKAN ULUSAL BASKETBOL LİGİ’NDEKİ(NBA) LOKAVT

1 Temmuz 2011 tarihinde resmi olarak başlayan lokavt, NBA tarihindeki dördüncü lokavt hadisesidir. Lokavt uygulamasının ortaya çıkmasındaki başlıca sebep takım sahipleri ile oyuncular arasında gelir paylaşımı ve tavan ücret modelidir.

NBA’de yer alan takımların sahipleri adına yapılan bir açıklamada yıllık 300 milyon dolar civarında zarar ettiklerini(NBA’deki 30 takımdan 22’si önceki sezonda zarar etmiştir.), bu sebeple de gelir paylaşımında oyuncuların payını %40’a indirmeyi(yaklaşık 800 milyon dolar) talep etmişlerdir.

Ücret tavanı modelinde, her kulübün yıllık 58 milyon dolar maaş ödemesi hakkı bulunmakla birlikte bu miktarı aşan bedeller için kulüplerden lüks vergisi tahsil edilmektedir. Kulüp sahipleri tarafından bu sınırın 45 milyon dolara düşürülmek istenmesi de süreci lokavta götüren ana unsurlardandır.

İlginçtir ki lokavt süresince takımlar, oyuncularıyla anlaşma yapamamaktadır ve aynı zamanda oyuncularda takımlara ait tesisleri kullanamamakta ve antrenörlerle çalışamamaktadırlar.

2011/2012 Sezonu öncesi oynanması planlanan hazırlık maçları ve ilk aşamada ligin ilk 6 haftalık periyodu lokavt sebebiyle iptal edilmiştir. Bu süre zarfı içerisinde NBA oyuncuları başta Avrupa ve Asya kıtasındaki kulüpler olmak üzere çeşitli ülkelere transferler gerçekleştirmişlerdir. Bahse konu transfer sözleşmeleri, lokavtın kalkması halinde oyunculara NBA’e dönme şansı tanıyan fesih şartı içermekteydi.

1998/1999 sezonunda Collective Bargaining Agreement(CBA) adı verilen bir sözleşme ile 6 yıllık bir anlaşma sağlanmıştır. Bu anlaşmanın sona ermesinden 30 Haziran 2011’e kadar olan süreyi kapsayacak yeni bir anlaşma da akdedilmiştir.

Sözleşmenin sona ermesine yakın yeniden anlaşma yapılabilmesi amacıyla birtakım görüşmeler gerçekleştirilmiş ancak uzlaşılamamıştır. Mayıs 2011’de NBA Oyuncuları Birliği(NBPA), önemli finansal bilgilerin Birliğe sağlanmaması ve oyuncuların sürekli lokavtla tehdit edilmesi sebebiyle Ulusal İş İlişkileri Kurulu’na(NLRB) şikayette bulunmuştur; ancak başvuru NBA tarafından reddedilmiştir.

26 Kasım 2011 tarihinde takım sahipleri ve oyuncular, 25 Aralıkta başlayacak ve 66 maçlık bir sezon hususunda şifahi bir anlaşmaya varmış olup; bu anlaşma 1 Aralık 2011 tarihinden itibaren oyuncuların tesislerden tekrar istifade etmelerini de kapsamaktadır.

separator

No comments so far!

Comments are closed

separator