Biz Sizi Arayalım

divider

İş Kazası Tazminat Hesaplama

separator

İş Kazası Tazminat Hesaplama

/ 1 Comments /

İş kazasından kaynaklı tazminat hesaplanması oldukça karmaşık, teknik uzmanlık gerektiren bir alandır. İş kazasından kaynaklı maddi tazminat hesaplanmasında Yargıtay tarafından dikkate alınan hesaplama yöntemleri mevcuttur. Vefat eden işçinin yakınları için ise destekten yoksun kalma tazminatı hesaplaması yapılacaktır. Bununla birlikte işçinin kusuru ve diğer detaylar tazminat miktarını belirleyecektir. Öncelikle

Türk Borçlar Kanunu’nun 417. maddesi uyarınca;

  • İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.
  • İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür.
  • İşverenin yukarıdaki hükümler dâhil, kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir.

Ancak iş kazası tazminat hesaplama birçok farklı alandan bilirkişiler tarafından hazırlanan bilirkişi raporları neticesinde hesaplanabilmektedir.

İş Kazası Tazminat Hesaplama

İŞ KAZASI TAZMİNATI NASIL HESAPLANIR?

Örneğin bir iş kazası davasında ilk önce işçinin/işverenin kusuru belirlenir, kusur konusundaki tespitten sonra işçinin malullük oranı hesaplanır ve son olarak da aktüerya bilirkişisi olarak adlandırılan uzmanlar tarafından iş kazası tazminat miktarı belirlenecektir.

İş kazasından kaynaklı maddi/manevi tazminat davalarıyla ilgili yazımız için buraya tıklayabilirsiniz.

Her somut olayda yapılacak hesaplama birbirinden farklı sonuçlar verecektir. Çünkü;

İşçinin yaşı, mesleği, geliri, olaydaki kusuru, kaçınılmazlık faktörü, maluliyet oranı, işçinin evli/çocuklu olup olmaması gibi birçok etken mahkemece belirlenecek tazminatı etkileyecektir.

Ayrıca alınan raporlara işçinin ve işverenin avukatları tarafından yapılacak itirazlar, oranlarda değişikliğe neden olabilecektir. Bu durumda dava sonunda ortaya çıkacak iş kazası tazminat hesaplamasına etki edecektir.

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 2019/4040 Esas ve 2020/2900 Karar sayılı İlamı’nda ve birçok kararında TRH 2010 tablosunun uygulanması gerektiğini içtihat etmiştir:

“…Uygulamada, sigortalının veya hak sahibinin bakiye ömürleri 1931 tarihli “PMF ( Population Masculine et Feminine )” Fransız yaşam tablosundan yararlanılmakta ise de; Başkanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup Sosyal Güvenlik Kurumunun 2012/32 Sayılı Genelgesiyle de ilk peşin sermaye değerlerinin hesabında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır.

DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI

Vefat durumunda ise vefat eden işçinin yakınları destekten yoksun kalacağı için o kişiler açısından bir hesaplama yapılacak ve tazminata hükmedilebilecektir. Yargıtay;

“…Ana ve babaya ölüm geliri bağlanıp bağlanmaması, destek ilişkisinin varlığı yönünden olmasa da tazminatın belirlenmesi noktasında dikkate alınmalıdır. Zira asgari ücretin altında geliri bulunan ve Sosyal Güvenlik Kurumunca gelir bağlanan ana ve/veya babanın destek ihtiyacının bulunduğu ve ölen sigortalının maddi destekte bulunduğunun karine olarak kabulü gerektiği Dairemizin yerleşmiş görüşlerindendir.

Kurumca gelir bağlanmayan davacı ana ve/veya babaya sigortalının fiili desteği kanıtlanmadan, sigortalının gelirinden bir bölümünün pay olarak ayrılacağının kabulü, ölenin desteğinden fiilen yararlanan eş ve çocukların destek zararlarının karşılanamaması sonucunu doğurur…

BAKIM GÜCÜ VE BAKIM İHTİYACI

Bakım gücü-bakım ihtiyacı; bu konuda önemli olan, kimlerin yardımcı, kimlerin yardım gören olabilmeye elverişli oldukları değildir; somut olaylar ve belirli kişiler bakımından geleceğe uzanacak ve gelecekte dahi mümkün olabilecek biçimde kimlerin gerçekten yardımcı, kimlerin yardım gören olduklarıdır. Yardımcı (=destek) kavramı, bakım gücünü; yardım gören kavramı ise bakım ihtiyacını gerektirdiğinden, şayet bakım gücü yoksa destekten; bakım ihtiyacı mevcut değilse, yardım görenden söz edilemez.

Bundan başka aradaki sıkı ilişki dolayısıyla birinin yokluğu durumunda diğerinin varlığı da düşünülemez. Bu yönden, destekten yoksun kalma davasında davalı taraf, bakım gücü ve bakım ihtiyacının olayda var olmadığını savunabilir. Tazmin alacaklısı sıfatiyle dava açmış olan davacı, yaşam deneyimleri ve olayların olağan yürüyüşü nedeniyle ispat yükünün yer değiştirmesi durumu söz konusu bulunmadıkça bakım gücünü ve bakım ihtiyacını ispat zorundadır (M. Çenberci, İş Kanunu Şerhi-1978 Ankara, shf 846 ve devamı).

Bu durumda; destekten yoksun kalınan zararın belirlenmesinde, ölen sigortalının elde ettiği gelirin miktarına göre destek gücünün kapsamının ne olduğu, sürekli ve düzenli destek olup olmadığı ve davacıların destek ihtiyacının bulunup bulunmadığı varsa bu ihtiyacın ne şekilde karşılandığının dikkate alınması gerekir…”

Ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 tablosunun bakiye ömrün belirlenmesinde nazara alınmalıdır. İş kazasından kaynaklı tazminat davaları yukarıda açıkladığımız gerekçelerle her olayda farklılık gösteren ve her aşamasında teknik bilgi gerektiren davalardır. İş kazası davalarıyla ilgili hukuki danışmanlık almak için 0532 652 54 54 nolu telefondan bizimle irtibata geçebilirsiniz.

separator

Comments 1

Comments are closed

separator